Diyabet (Şeker Hastalığı) Neden Artıyor? Diyabet ve Buğday İlişkisi
Diyabet, dünya genelinde hızla artan bir sağlık sorunu haline gelmiştir ve bu eğilim, modern yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarındaki değişikliklerle yakından ilişkilidir. Özellikle son yıllarda diyabet belirtilerinin artış göstermesi, bilim insanlarını bu hastalığın nedenleri üzerine daha fazla araştırma yapmaya yönlendirmiştir. Bu araştırmalardan biri de, diyabetin artışında buğday tüketiminin oynayabileceği rolü incelemektedir. Bu makalede, diyabetin neden artış gösterdiğini ve buğdayın şeker hastalığı tedavisi ve gelişimi üzerindeki olası etkilerini ele alacağız.
- Şeker Hastalığı Nedir? Diyabet Belirtileri Nelerdir?
- Şeker Hastalığı: Diyabet Belirtileri ve Nedenleri Nelerdir?
- Şeker Hastalığı: Diyabet Tedavisi ve Nasıl Teşhis Edilir?
Buğday, modern diyetlerin temel bir bileşeni olarak kabul edilmekte ve rafine edilmiş buğday ürünleri, kan şekerinde hızlı yükselmelere neden olabilmektedir. Bu durum, insülin direncini tetikleyerek diyabetin gelişimine zemin hazırlayabilir. Diyabet tedavisi sürecinde, buğdayın ve rafine karbonhidratların tüketiminin dikkatle yönetilmesi, diyabet belirtilerini kontrol altına almak için önemlidir. Bu makalede, buğday ve diyabet arasındaki ilişkiyi derinlemesine inceleyecek ve bu ilişkinin diyabetin artışındaki rolünü anlamaya çalışacağız.
İçindekiler
Diyabet Neden Artıyor?
Şeker Hastalığı insanlığın en önemli sağlık sorunlarından biri haline geldi. Çağımızın vebası desek yeridir! ABD nüfusunun yüzde 20’den fazlası diyabet ve prediyabet hastası. Bizim ülkemizde de durum ABD’den farksız, tam 7 milyonun üzerinde diyabetli var. Tarihte görülmeyen bir hızla artıyor.
Hastaların dolaşım sistemlerine, gözlerine, böbreklerine ciddi zararlar veriyor. Sigorta sistemine büyük bir mali yük getiriyor. Diyabetin bu hızla artmasının temel nedenleri nedir? Neden bu kadar zarar vermeye başladı?
Diyabet ve Buğday
Diyabetin neden arttığını anlayabilmek için önce buğdayı irdelememiz gerekir. Buğday bütün kültürlerde kutsal kabul edilir. Bizim kültürümüz ekmeğe büyük önem verir. Ekmek üzerine yemin ederiz, eve ekmek götürürüz, ekmek parası kazanırız. Yere düşmüş ekmek görsek alır öpüp başımıza koyarız.
Ekmek çok önemlidir, kutsaldır. Hristiyanlar ekmekle takdis ederler çocuklarını, ekmekle ilgili ritüelleri vardır. Bütün kültürler, bütün dinler, bütün inanışlar ekmeği kutsal kabul ederler. Yani, buğday kutsanır. Buğday her zaman bereketin sembolüdür; ilkel kültürlerde de böyle olmuştur. Ve her zaman buğday kıymetli bir gıda olarak kabul edilmiştir.
1943 yılında, 2. Dünya Savaşı bütün dehşetiyle devam ederken, ABD dünyada açlığı yok etmeye karar verdi ve bu amaçla buğdayda verimi artırmak için ıslah etme çalışmalarına başladı. Amerikan hükümeti bu amaçla Mexico City yakınlarında bir merkez kurdu: Uluslararası Mısır ve Buğday Geliştirme Merkezi (IMWIC – International Maize and Wheat Improvement Center).
Bu merkezde çalışmaya başlayan bilim adamları, verimi artırmak amacıyla buğdayın yapısına müdahale ettiler. Başarılı da oldular, başağı büyüterek daha fazla verim vermesini, buğsdayın sapının kısa ve kalın olmasını sağladılar, bugünkü modern buğdayı (cüce buğday) ürettiler.
Bu çalışmaların yapıldığı 1940’lı yıllarda bugün anladığımız manada GDO (genetiği değiştirilmiş organizma) diye bir kavram yoktu. Bu çalışmalar tüm dünyaya ‘buğdayı ıslah etme’ olarak tanıtıldı. Oysa yapılan müdahale, tam anlamıyla genetiğe müdahaledir, ıslah etme falan değildir. Burada ‘ıslah’ kelimesi kullanılarak yapılan işin insanlık yararına olduğu şeklinde bir algı yaratılmaya çalışılmaktadır, oysa işin aslında, “ıslah” değil, “bozma” sözkonusudur.
Yapılan bu müdahalenin insan sağlığı açısından sonuçları korkunç oldu!
- Diyabet (Şeker Hastalığı) Tedavi Yöntemleri Nelerdir? Nasıl Teşhis Edilir?
- Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir? Belirtileri ve Nedenleri Nelerdir?
- Diyabet (Şeker Hastalığı) Beslenmeyle 10 Haftada İyileşebilir!
- Şeker Tüketimi Diyabet Riskini Artırır mı? Gerçekler ve Yalanlar
Bir insan nasıl diyabet hastası yapılır?
Genetiği değiştirilmiş buğdayın bütün dünyaya, Çin’e kadar yayılmasının ardından Amerikan Diyabet Derneği (American Diabetes Association – kısa ismiyle ADA) 1980’lerde ünlü besin piramidini çıkardı. ADA’nın besin piramidi, günlük kalorinin neredeyse yüzde 60’ını tam tahıllı ürünlerden almamız gerektiğini öğütler. Yani, “obez ve diyabet hastası olmak istemiyorsanız, tam tahıllı ürünler tüketmelisiniz!” der beslenme piramidi.
Yani buğdayın genetiği değiştirildikten 40 yıl sonra, buğdayın daha yaygın olarak tüketilmesi için tüm dünyaya buğday tavsiye edilmeye başlandı.
ADA, tam tahıllı ürünlerin bol bol tüketilerek obezite ve diyabetten korunabileceği tezini, Amerikan Diyetisyenler Derneği’ni de (American Dietetic Association) yanına alarak tüm dünyaya empoze etti. Bu tarihten sonra, yapılan buğday propagandaları meyvesini verdi ve insanoğlu, tarihte görülmediği kadar çok buğday tüketti.
Peki sonuç ne oldu?
ABD’de bu tarz tam buğdaydan beslenmenin yoğun olarak uygulandığı 30 senelik dönemde, obezite 3 kat, şeker hastalığı 4 kat arttı!
Hani tam tahıllı ürünler tüketerek obezite ve şeker hastalığını engelleyecektiniz? Hani insanları hastalıklardan koruyacaktınız? Engellemek şöyle dursun, bir de üzerine katlanarak artmış! İnsanoğlu tarihte hiç olmadığı kadar şişman ve şeker hastalığı salgın hastalık gibi artıyor.
Demek ki, tam tahıllı ürünlerin bu kadar fazla tüketilmesi bir hata.
Yapısına müdahale edilmiş olan modern buğdayın, diyabet hastalığı ile doğrudan ilişkisi vardır. Yaptıkları işleme istedikleri kadar “ıslah etmek” desinler, bu düpedüz buğdayın genetik yapısına müdahaledir.
Bugün ABD nüfusunun %70’i aşırı kilolu ve obez, %24’ü ise prediyabet ve diyabet hastası. Eğer Amerikan Diyabet Derneği ve Amerikan Diyetisyenler Derneği bu işi çok iyi biliyorlarsa, önce kendi toplumlarını zayıflatıp diyabetten kurtarsınlar, sonra bize akıl versinler.
2040 yılında herkes diyabet hastası olabilir!
Buğdayın genetiği değiştirildikten sonra insan sağlığına etkilerinin ne olduğunu çok açık rakamlarla görebiliyoruz. Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) çok detaylı kayıt tutar. Amerika’da Sağlık Bakanlığı’ndan bile önemli bir kuruluş desek yeridir. Salgın hastalıklarla ilgili önleme tedbirleri alır.
CDC verilerine göre1980 yılında diyabet – prediyabet oranı yüzde 6 iken, 2009 yılında diyabet – prediyabet oranı yüzde 24’e çıkmış. Bu da yaklaşık 30 sene içinde hastalığın 4 kat arttığını gösteriyor!
Eğer bu artış hızı ile giderse, 2040 yılında tüm insanlar şeker hastası hastası olacak!
- Dr. Elif Ebru Alkan Diyabete (Şeker Hastalığı) Suh ile Dur Diyecek!
- Bir Çeşit Oruç Perhizi Diyabetli Pankreası (Tip1 Diyabet) İyileştiriyor
- Diyabet (Şeker Hastalığı) Hastalarına Beslenme Önerileri
- Buğday Oyunları ve Diyabet (Şeker Hastalığı)
- Tip 1 Diyabet ve Tip 2 Diyabet Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey
Türkiye’de Diyabet Oranı
Peki bizim ülkemizde durum nasıl?
Diyabetin artış hızı dehşet verici:
Türkiye’deki diyabetliler üzerine yapılan ilk büyük çalışma olan TURDEP-I çalışması, 1998 yılında tamamlanmıştı ve ülkemizdeki şeker hastası oranı %7,2 olarak bulunmuştu. O güne kadar yapılan çalışmalara göre projeksiyon yapıldığında, Türkiye’deki diyabetli hasta oranının 2030 yılında %9,7 olacağı öngörülmüştü.
Oysa, 2010 yılında yapılan TURDEP-II çalışmasında, %13,7 gibi dehşet verici bir oran ortaya çıktı: Diyabet, Türkiye’de 12 sene zarfında tam %80 artış göstermişti. 2030 yılı için beklenen rakamdan bile daha yüksek diyabet oranımız var şu anda. Ortada bir memleket meselesi, bir toplum sağlığı problemi var:
Bugün itibarı ile, TURDEP-II çalışması rakamlarına göre hesaplandığında, ülkemizde 10 milyonun üzerinde şeker hastası ve 22 milyonun üstünde de diyabete aday olan prediyabet hastası var. Neredeyse ülkenin yarısı diyabet hastası ve biz hala tam buğdaylı diyetleri savunuyoruz, öyle mi?
Ülkemizde şeker hastalığında görülen bu dehşet verici artış, yanlış beslenme önerileri ile körüklenmektedir. Bir an önce tedbir alınmalı ve toplum sağlığını korumak için buğday içeren beslenme programlarından vazgeçilmelidir.