DNA Onarımı: Bilim Dünyasının Önemli Bir Keşfi

DNA’nın sürekli onarıma ihtiyacı olduğunu biliyor muydunuz? Bu yıl Nobel Kimya Ödülü, “hücrelerin hasarlı DNA’yı tamir ederek genetik bilgiyi nasıl koruduklarını moleküler düzeyde haritalayan” çalışmaları ile Aziz Sancar’ın da aralarında bulunduğu üç bilim insanına verilmiştir.


DNA’nın Kırılgan Yapısı

DNA hasarı ve kanser

DNA’nın Kararsız Yapısı

DNA, stabil yani kararlı bir molekül değildir. Çünkü moleküler düzeyde oldukça uzun, çok fazla genetik bilgi barındıran, hassas bir yapıya sahiptir. Toksinler, yaşlanma, sürekli bölünme, UV ışınları ve rastgele mutasyonlar gibi birçok faktör DNA’nın yapısına etki eder. Bu kadar hassas bir yapının korunabilmesi için doğal olarak onarım mekanizmalarına ihtiyaç duyulmaktadır.

DNA Onarım Mekanizmalarının Keşfi

DNA Onarım Fikrinin Doğuşu

DNA’nın kırılgan yapısı ile baş edebilmek için onarım mekanizmalarının olması gerektiği fikri, 20. yüzyılın ortalarında ortaya atılmıştır. Ancak bu mekanizmaların nasıl işlediği yakın zamana kadar tam olarak anlaşılamamıştır.

Bilimsel Araştırmaların Önemi

Yıllardır birçok bilim insanı DNA onarım mekanizmalarını aydınlatmaya çalışmaktadır. Dünya genelinde birçok bilim merkezinde sadece bu alanda çalışan bilimsel gruplar mevcuttur. Bu alanda çalışan birçok kişi olduğu ve bu alan çok geniş olduğu için, kimi bilim insanları DNA onarım mekanizmaları alanında birilerinin Nobel Ödülü’nü alabileceğini düşünmüyordu. Ancak üç önemli onarım mekanizması, diğerlerine nazaran öne çıkarak Nobel Ödülü’nü hak etmiştir.


Aziz Sancar ve DNA Onarımı

Aziz Sancar’ın Çalışmaları

Aziz Sancar’ı Nobel Ödülü’ne, hücrelerin enzimleri kullanarak, ultraviyole ışınlar ve diğer karsinojenlerle hasar gören DNA’yı nasıl tamir ettiğini açıklayan çalışmaları götürmüştür. Sancar, DNA onarımında görevli enzimleri saflaştırarak büyük bir başarıya imza atmıştır. Maxicell adını verdiği bu yöntem, pek çok araştırmacı tarafından birçok proteinin saflaştırılması için hala kullanılmaktadır.

DNA Onarımının Sağlık Açısından Önemi

Onarım Mekanizmalarının İnsan Sağlığına Etkisi

DNA onarım mekanizmasını anlamak, insan sağlığı için büyük önem taşımaktadır. Onarım sistemlerinde sorun olan kişiler, kanser gelişimi açısından belirgin olarak daha yüksek risk taşımaktadır, çünkü DNA’larına hasar veren mutasyonlar düzeltilememektedir. Bununla birlikte, kanser hücreleri DNA’ya yamaladıkları enzimleri kullanarak hasarlı da olsalar hayatta kalmaya devam etmektedirler. Bu nedenle, tümör hücrelerinde DNA onarım yollarını hedefleyen tedaviler ilgi odağı haline gelmiştir.

Tedavi Geliştirmedeki Zorluklar

Burada önemli bir çelişki akla gelmektedir: Öyle tedaviler geliştirilmelidir ki sağlıklı hücrelerimizin DNA onarımı engellenmemeli, fakat kanser hücrelerinin DNA onarımı engellenmelidir. Bu dengeyi sağlayabilecek tedavilerin geliştirilmesi, kanser tedavisinde büyük bir devrim yaratabilir.

Gelecek: DNA Onarım Mekanizmaları ve Kanser Tedavisi

Gelecekteki Çalışmalar ve Keşifler

DNA onarım mekanizmaları, bilim dünyasını daha uzun yıllar meşgul edecek gibi görünüyor. Bu alandaki keşiflerin pratik sonuçları, yeni kanser tedavileri olarak karşımıza çıkacaktır. DNA onarımı üzerine yapılan çalışmalar, kanserle mücadelede daha etkili yöntemlerin geliştirilmesine olanak tanıyacaktır.

DNA onarımının karmaşık yapısı ve bu alandaki çalışmalar, gelecekte kanser tedavisinde önemli gelişmelerin yaşanmasına katkı sağlayacaktır. Bu çalışmalar, genetik biliminin ne kadar güçlü bir araç olduğunu bir kez daha kanıtlamaktadır.

Kaynak:

Scientific Background on the Nobel Prize in Chemistry 2015
MECHANISTIC STUDIES OF DNA REPAIR.
Compiled by the Class for Chemistry of the Royal Swedish Academy of Sciences.

Prof. Dr. Mustafa Özdoğan kimdir?

mustafaozdogan

Ne iş yapacağına veya kim olmak istediğine karar vermek birçokları için bir ömre sığmayan bir hasrettir. Talihsiz olayların güdülediği imkansız olduğu söylenen hedeflere ulaşma sevdası, ne yapmam ve kim olmam gerektiğini erken denilebilecek yaşlarda bana gösterdi.

Meslek hayatımda birçok defa masanın her iki tarafında da oturmanın bana farklı bir bakış açısı kazandırdığını biliyorum. Bu deneyimlerin en zorlusu, çok sevdiğim, bana onkologluğu öğreten değerli Hocam Prof. Dr. Mustafa Samur’un lösemi tedavi süreci idi.

Gerçeği arama, doğruyu ve güzeli paylaşma sevdası, bilime gönül vermiş herkesin ortak özelliğidir. Bilinen varlığı neredeyse tarih kadar eski bu hastalığı doğru bir şekilde anlama ve anlatma çabamız bu web sitesinin çıkış noktası olmuştur. Dilerim buradaki emekler sağlıklı yaşamın desteklenmesi, kanserin anlaşılması, korkulur bir hastalık olmaktan çıkması, ve kanser araştırmalarının gelişmesi için bir umut ışığı olur.

Mart 2006’da Doçent, Haziran 2011’de Profesörlüğe atandım ve 2011 yılından beri, Antalya Memorial – Medstar Kanser Merkezi Başkanlığı’nı ve bu hastanelerdeki Tıbbi Onkoloji Kliniklerinin sorumluluğunu yürütmekteyim. Web Sitesi ve iletişim için: drozdogan.com

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu